3 Aralık 2008 Çarşamba

Bayram

Bayramı bekliyorum...yazıcam bişeyler :)

Yanlız bu bayramdan sonra taaaa ağustosa kadar sıfır tatil olması...tabi atılmazsam..off bugün yine 2 kişi işten çıkarıldı..2 kişi nedir ki demeyelim çnkü her hafta 2 kişi çıkıyor maşalah... ve zaten ofiste 50 kişiyiz...Yemeğimizi bile evden getiricez artık aramızda anlaştık..çok komik :) Kadıköyden bi sefertası mı alsam napsam aceba =) ımm evt elbise topuklu ayakkabı falan çok yakışır elime..gri tonlarında da makyaj yaparım..kendimce eğleniyorum da durum vahim...ooofoffofoof...

Yakında yelkene de başlayacağım, bakalım ne gibi maceralar bizi bekler...
(P.S.: Ofisteki oda arkadaşımız da gay anasını satim..ama çok tatlı =) Seviyorum onu....)

Ya kimliğimi sonsuzza dek açıklamıcam ya ne güzel herşeyi yazmakk
Aptal grafiker sana da kıl oldum geçen gün gerzo

7 Kasım 2008 Cuma

Aman Tanrım 2 aydır hiçbişey yazmamışım..işe girdim ve olay bitti..bilgisayara karşı soğudum vallahi..neyse haftasonları yazarım ben de..
yalnız bu haftasonunu iple çekip sonrasında fırt diye geçmesi hiç hoşuma gitmedi..bu ne argadaşım..zengin koca olayına giricek kadar düşmediğimize göre loto falan oynicaz artık.. bu böyle gitmez..2 ayda fenalık bastı
neyyssı ..
geçenlerde bloggerı kapatanlara da burdan öpücük gönderiyorum..

7 Eylül 2008 Pazar

Demek ki iş hayatı cidden insanın hayatını kapılıyı kaplıyıveriyomuş bunu anlamış oldum..Meğer pazartesiler gri cumalar pembeymiş...Akşam saatleri özellikle 8-12 arası bir çırpıda geçermiş, hiçbirşey yaptırmazmış insana...Her gün şık giyinince eşofmanı ve converse i daha bir çok severmişiz..Sabah çalar saatini ertelemek ve poponu saate dönerek uyumak ÇOOOK güzel birşeymiş..'Imm bugün geç gidiyim caanım kaçmıyo ya' demek de istermiş insan bazen..

Ki daha sadece ve sadece 2 hafta oldu :) Allah Kerim diyoruz, durmak yok yola devam der çok değerli bir düşünürümüz...

Ama hakkını yemeyelim bir işe yaradığını hissetmek ve para kazanmak da şahaneymiş yahut...

19 Ağustos 2008 Salı

Sıcak

Aklıma geldi birden, Çeşmenin sıcağını hissedin bi:

1. Koltukaltı stick'imin kapağını açtığımda bir puding edasıyla plöp diye yerlere aktı ve herşeyimi mahfetti..

2. O sıcakta makyaj yapmak her ne kadar saçma olsa da, makyajsız bakkala gidemeyen bendeniz göz kalemimi elime aldım ve bir baktım erimiş bütün ucu..sadece batan tahta parçaları kalmış...

3. Çantamın içindeki sakız kutusundan bir adet şerefsiz sakız çantaya düşmüş, malumunuz erimiş ve ipod kulaklığına yapışmış.


Teşekkürler Çeşme..Erit ya sen herşeyi, rahat ol..

tatilnerdeyapilir.com





Gelsin Çeşme gitsin Marmaris aman da Bodrum derkeenn...tatil olayının suyunu çıkarttım..Bir de işe girdiiim :) Vallahi de keyiflendim nazar değmesin..Size bir Çeşme Marmaris Bodrum ortaya karışık Ege turu attırmak isterim efendim...İlk iki fotoğrafta Çeşmeyi, üçüncü fotoğrafta da Marmarisi görüyoruz...E haydin okuğuverin gaari..

Öncelikle Çeşme-Ayayorgi koyundan bahsetmek istiyorum. Tamam suyu güzel cidden tertemiz böle açık yeşil ve de çok soğuk cidden serinliyorsun da, küçük normal bir koy yani.."Ah sen bir Ayayorgiyi gör vallahi inanılmaz" cümlesini baya bir insan kuruyordu çevremde. Gördüm, gayet normaldi, ayrıca gittiğim beach sakin sessizdi güzeldi ama o kadar giriş parasını veriyorsun, bir tane fazladan minder alma hakkın bile yok. Güneşli minder bir saat sonra gölge oluyor ve ölece kalıveriyosun, minder alıyım yada değiştiriyim yerimi dediğinde adam direkt yanına geliyor ve "efendim bugün pazar, lütfen kişi sayısı kadar kullanalım" diyor, ama 25 milyonu verirken iyiydi dimi tatlım..yani sadece o denize girmeyi bana 25 liraya satmış oluyor, ki yemek fiyatlarının fahişliğinden bahsetmeyeceğim bile...Hatta arkadaşımın altındaki fazladan minderi almaya kalktı falan..Adını vermiyorum hadi yine iyiler..Zaten bu ne havadır anlamadım saçmasapan yabancı isimler koyucaz diye kasmışlar hepsi...Galiba pek bize göre bi yer değildi çünkü önümüzdeki gerzo tipler (kız erkek karışık,muhtemelen erkeklerden biri salak ve zengin) güneşin alnında saat 12de o manyak sıcakta biz gölgede terler dökerken, votka redbull içtiler ve bir şişe votkayı da sölemiyim dedim dayanamadım 300 lira kendisi..Hayır madem o kadar parayı veriyosun, adam bir aile geçindiriyor o parayla, bari ölüm tehlikesine girme..Tam gerzo bunlar ya..

Gelelim Alaçatı'ya..Alaçatı'nın denizi şaka gibi, yüzsen de yüzmesen de 15-20 dakika sonra ayakların uyuşmaya başlıyor..Rüzgar desen küçük bir beyin travması..Ama deniz yine temiz güzel ve açık yeşil mis gibi..Ordaki beach'imiz de çok atristikti ama en azından minder özgürlüğüne sahiptik. Ayrıca yan tarafta on lira daha ucuz yerden girip orda oturabiliyorsun öyle de enteresan bir tarzı var, çakalloz olmak lazım bu dünyada. Ve şok edici bir frozen fiyatı söylüyorum: 22YTL..Ama Alaçatı'nın sokakları falan şahane..Küçük lokantalar gell gelll diyodu resmen çok içimde kaldı, vaktimiz yoktu oturamadık...Alaçatı'ya gidenlere tavsiyem sakızlı dondurma muhteşemdi cidden. Sakızlı Türk kahvemi de aldıım..Ağıza sakız parçaları geliyor şahane..İstanbul'da da var sanırsam Kadıköyde falan..Neyse Çeşme bahsini kapatırken efendim bir de Çeşme'nin merkezinde Rumeli Pastanesi var, sakızlı muhallebi yedik, hayatımda yediğim ennnnnn güzel şey olabilir. Çok net. Uzun bir kuyruk oluyor zaten ama değer. Direkt gidin yiyin diyorum. Çeşmeye elveda diyor ve Marmaris'e geçiyoruz.

Marmaris cidden huzurlu. Öyle beachle meachle işi yok..Ben küçüklüğümü İçmeler'de geçirdim çok güzel bi yerdir. Sadece denizin suyu biraz ılık ve şahsen benim için yeterince serinletici değil. Ama İçmelerin tadı da bir başka. Martı otelin önünden denizine girersin, hava bunaltmaz, akşamları bir tane sivrisinek göremezsin ve en güzeli nem oranı Bodruma İstanbula ve özellikle Çeşmeye oranla çok çok azdır. İnsanların çıplaklığa doyduğu öküzlük yapmadığı nadir yerlerden biridir. Marmaris Orhaniye-Hisarönü Marina'nın yanında, bu salak beachlerle aynı paraya gidebileceğiniz şahane huzur dünyası "Mistral Restaurant"ı öneriyorum. Giriş parasız yemekler biraz pahalı ama totalde çok daha ucuza gelir salak beachlerden.

Bodrum da başka güne artık..


Genel olarak bakarsak, aralarında en sıcak ve bunaltıcı yer Çeşme..Cidden böyle bişey görmedim saat 5'te falan kavruluyorsun...Marmaris de hava açısından en güzel yer. Sanırım bu Çeşme Serdar Ortaç ve Bengü sayesinde böle şişti de şişti..Ama biz indirmesini biliriz..kihkihkih
Not: İkinci fotodaki ortadaki yuvarlak şey disco topu :)

13 Ağustos 2008 Çarşamba

Trivial Pursuit diye bir oyun varmış ilk kez oynadım geçende, sabah 4'lere kadar iki gece oynadık ve hala oynama isteğindeyim..Şahane bi genel kültür oyunu..Soruların zorluk düzeyi enteresan: Victoria Beckham'ın eski müzik grubunun adı nedir adlı tatlı zorudan tut, 1930'ların en önemli çocuk oyuncusuna kadar çılgın bir yelpazede..Tavsiye ediyorum çok zevkli..

Havanız söndüğünde mahçup olmayacağınız kişilerle, mümkünse manita adayı olma ihtimali yüzde sıfır olan kişilerle oynayınız tavsiyem.
(Bazen zormuş diyosun bi bakıyosun gayet bilindik bişey falan..Şahane anlar..)
Başka bir ev tatilinden geliyorum, herşey çok güzel şahane dee... öğrendiğim şey, 3 günlük olmasına rağmen kendi evin ve nescafe içme özgürlüğün gibisi yok argadaşım..

Nescafee gibisi yooOooOok!

8 Ağustos 2008 Cuma

çay servisi silsilesi

Acaba biz kızlar, misafirlerin çayı bittiğinde yenisini koymak için mi varız? Neden benim yaşımdaki, benimle aynı şartlara sahip (şuan çalışmayan, yorgun falan olmayan)bir erkek kuzenim bir gün olsun misafire çay koymaz? Ya da koyması istenmez? Anneleri neden bir çay bardağına-bir kendisine bakıp kafasını bilmiş bilmiş sallamaz? Beceremez mi erkek çocukları? Bu konuda becerikli miyiz biz kızlar doğuştan? Örneğin işten gelen (kız) kuzenim, evde bütün gün pinekleyen işsiz (erkek) kuzenime neden hizmet eder? Bunun geleneği göreneği, kadının eline yakışması mı kalmış allahaşkına, 8 saat çalışmış bi insan sadece cinsiyetinden dolayı kaç kat fazla yorulmak zorunda mıdır?

Misafir gelmesin bize artık ya...cidden sadece ve sadece "kız" olduğum için yoruldum..


Ayrıca elime hiç de yakışmıyor vallahi...

6 Ağustos 2008 Çarşamba

İşsizim a dostlar

Hiç uyuyasım yok ya..Üfff ...İş başvurularımdan hiç ses çıkmadı bugün de..Bir görüşmeye çağır, bir şans ver...Bir iki mail geliyor onlar da "Teşekkür ederiz bu pozisyona daha uygun adaylar olduğundan olumlu cevap veremiyoruz, ama sizi database'imize ekledik çok şanslısınızzz!!!" tarzı bok mesajlar olduğu için maillerden hiç hazzetmiyorum. Cepten ulaşın ve gel görüşelim deyin pislik parçaları. En güzel liselerde okuduk, Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birinde proje proje çürüdük, mühendis olduk haaala daha düşünüyosunuz, daha uygun aday buluyorsunuz, kim len uygun adayın ordan iki bakmayla iki torpille kimin ne kadar çalışacağını, sana ne kadar katkı sağlıyacağını anlıyorsun sanki..Loreal da gitmiş anca facebooktan eklemiş beni...Facebooklarla uğraşıcağına bir pozisyon aç da girelim..Sınav falan yap sen anca belki elersin bizi..Yine sinirlendim gece gece..Bu salak saati de düzeltemiyorum acemi bi blogger olduğumdan..Kesin öğle vaktini falan gösteriyordur şimdi.Neyse yatalım bakalım yarın erkenden telefon bekleyeceğim.

5 Ağustos 2008 Salı

not

E kedilerin gece hayatı Turgutreis,huzur, sessizlik falan dinlemez tabii...İnleyen nağmeleeeerr.... Turgutuuu sardıııııı...

Turgutreis


Ağustos böceklerinin sesi eşliğinde, mis gibi begonvil kokan serin havayı içime çekiyorumm...Aslında kokan begonvil mi bilemiyorum yani begonvil kokmaz benim bildiğim ama harika bir çiçek kokusu var, etraf da begonvil dolu tabii ki..Odur herhalde kokan...Azıcık esiyor geceleri, zaten hiç bunalmıyor insan enteresan bir şekilde öğle sıcağı bile olsa..Üstüme ince hırkamı giydim, oturdum yıldızların altında balkona oooh şahane valla..Burası begonvillerden de anlaşılacağı üzere Bodrum efendim..ama sizin o bildiğiniz Bodrum değil. İyi ki de değil.


Burası Bodrum'un yerlilerinin oturduğu (yani yazlık ortamı değil, "yerli" kelimesi biraz taş devri gibi oldu eheh), komşuların samimi olduğu, önünde şahane bir mandalina bahçesi olan ve geceleri mükemmel bi sessizliğe gömülen Turgutreis...Bodrum'a eğlenmek amaçlı gelen kimse Turgutreis'i sevmez. Haklıdırlar da çünkü burda ancak 3. sınıf barlara gidebilirler. Valla ben erken mi babaanne oldum bilemiyorum ama bayılıyorum buraya ve sessizliğine.


Saat 00.14..Şuan sadece ağustos böcekleri en önemli görevlerini yapmakta ve beni mest etmekteler. Bir de yoldan geçen arabaların çıkarttığı, böle mıcırlı yoldan çıkan bi ses varya o benim çok hoşuma gider nedense, o hakim sokağımıza. Bi de klavye tıkırtısı.. Huzur :)


Fotoğrafta gördüğümüz Akyarlar Balmahmut'un orasıdır efendim, bizzat kendim çektim..Çalışanlardan özür diliyorum bu terbiyesizliğim için evet :)


İyi çalışmalaaar...kihkihkih

Sayılar

Çok seviyorum Yılmaz Özdil'i ya..okuyunca cidden hem gülüyor insan, hem de üzülüyor. Klişe bi laftır ama bu kadar uçlarda yaşamamıştım bu cümleyi...Cidden güldüm dalga geçişine, sonrasında da çok ama çok üzüldüm..
Devletimizin;

  • Makam aracı sayısı 130,000
  • Yangın helikopteri sayısı 18'miş.

Sayılar cidden üzücü. Ayrıca muhtemelen makam aracı sayısı, sahiplerinin sayısının 2,5-3 katıdır... Buyrun yazı burada.

1 Ağustos 2008 Cuma

Ergenliğin büyük hediyesi

Bugün uzun süredir görmediğim eski bir komşumuza gittim. Oğlu vardı küçüktü son bıraktığımda.. şimdi de işte 13 yaşında, ki sorduğumda 14 dedi tabii ki klasik bir 'bir an önce büyümek isteyen 13 yaşındaki çocuk' cevabı. Her neyse aklıma eski günlerim geldi. "Hiphopçılar çok salak, ben metal dinliyorum fakat annem kızıyor..."cümlesini duyduğum an, birden ergenlikte hissetiğim böle menem bir iç sıkıntısı içime yerleşti. Biraz da çocukla konuşunca taa 98'lere gittim...

İğrenç bir pantolonum vardı, gang boy markaydı ve arkasında grafiti gibi yapılmış hiphopçı resmi vardı ki onu şuanda bi erkeğe ver giymez o derece bol ve çirkindi..Annem hep kızardı lütfen bunları giyme diye ama çok severdim, tarzım var ya...Üstüne de iğrenç mor şeyler giyerdim..Herkesten farklıydım, herkes The Offspring dinlerken ben onun eski şarkılarını dinlerdim, çünkü onlar daha sertti ve onları dinleyenler gerçek marjiydi, yeni şarkıları özentiler içindi..

Saçlarım kısaydı (küt gibi, klasik önü uzun arkası kısa marji kız işte). Saçlarımı köpük yardımıyla sanki rastaymış gbi sıkı bukleler yapardım ve çok iğrenç ama 4 gün fln öyle gezerdim ki rasta pisliği yerleşsin üzerine diye...Arada bir küfür savururdum, ailemde tek bir kelime küfür kullanılmamasına rağmen..Kız gibi kız değilim, erkek gibi kızım, muabbeti bol geyiği süper bi kızım havaları...Sanki erkekler çok bi halta yararmış gibi onları örnek almak ne acayip.

Abuk subuk barlara giderdik karanlık ve rutubet kokulu..Ya şu dünyada gündüz yapılabilecek binlerce şey varken neden zemin katındaki yada bir kat daha aşağıdaki, herkesin yiğiştiği iğrenç pis duvarlı yerlere gidersin acaba ya..Meici diye bir yer vardı taksimde..Acaba hala var mı..

Çocuğa baktım..Daha 13 yaşında..muhtemelen daha 3-4 senesi var bu sıkıntılı dönemde.

He en son bir de "benim kızlarla bir işim olmaz, kendime uygun insan yok etrafımda, bana çok salak geliyorlar" tarzı cümleler kurdu tabii ki. İçimden dedim, ah be canım benim, sen lisede- universitede ve ben 33lerimdeyken sorarım sana dicem ama, muhtemelen kendi yaşındaki bi kızı nası götürürüm tarzı planlarından yada çok sevdiğin kız arkadaşından bana vakit ayırabilirmisin bilmiyorum. Ergenliğin büyük hediyesi marjinalliğin bu kurbanını da bir an önce salıvermesi dileğiyle..

31 Temmuz 2008 Perşembe

İki madde yazacağım, sinirliyim..

1. KEY ödemelerinde de kadını yok sayın. Bi o kalmıştı, allaşkına orda da bi ezmeye çalışın, amman kaçırmayın fırsatı ikinci sınıf muamele yapın. Boşandıktan sonra parasını vermeyin. Muhalefet düzeltme önergesi versin. Sonsuz laik ve demokratik iktidarımız (içerisinde kendini kadın diye nitelendiren ezikler de dahil olmak üzere) reddetsin. 2008'de evin REİS'ine ödeme yapılsın. Bravoyu hakeden bir davranış...

2. Bugün istiklal caddesinde yürürken, tünelin orda önümde yürüyen kızın üzerine bir adam arabayı sürmeye başladı. Kızcağız "nooluyo" demeye kalmadı, "gerizekalı yürüsene doğru düzgün!" diye bağırdı şöför arkadaşımız..İstiklalde..doğru düzgün yürüsene..gaza basıcak 50'yle gidicek bu ne terbiyesizlik yürüyemiyorsun bile şurda..Allahtan mulakata gidiyordum da sinirimi bozmak istemedim yoksa dalıcaktım.

21 Temmuz 2008 Pazartesi

Yapma bunuu-yapma bunuuuu!!!


Uçurum

Türkiye'de bu konu da çok acayip geliyor bana, kadınlarla erkekler arasındaki biçok eşitsizlik yetmiyomuş gibi bazen böle medyadaki anormal davranışlar sinirimi tepeme çıkarıyor..Soruyorum, 25 yaşında bir erkeği beğenebilecek kadınlar hangi yaş aralığındadır? Çoğunluğun cevabı 17-30 aralığı civarında olacaktır, neden- çünkü normali budur. Ben kendime göre aralığı fazla bile tuttum..Pekiii, 25 yaşında bir kadını beğenebilecek erkekler hangi yaş grubundadır? Orda bi durucaksın..Çünkü cevap 13-80 arasıdır efendim..Çoluğa çocuğa teyzeye amcaya dedeye aşılanan budur günümüzde...
Günümüzde televizyonu açtığımızda, -ki televizyon HER yaştan insan tarafından takip edilen bi medya aracı hepimizin bildiği gibi- normal bir dizi olan Arka Sokaklar'ı görüyoruz..Orda iki tane velet var ilkokula mı ne gidiyorlar hadi olsun ortaokul..İşleri güçleri ay fıstık vay fıstık sürekli kendilerinden anormal büyük kadınları beğenmek. Hatta vestelin de bir reklamı vardı, onların oynadığı, orda da koskoca bi genç kıza bakıyorlar falan, ay ne komik ne komik gülmekten ölüyoruz küçücük çocuk şimdiden çok çapkın çok komik işallah bizim oğlan da böle olur bey...mi diyorlar acaba yada diyecekler diye düşünüyorlar ben anlamıyorum. Anlayamaıyorum bunu ya... Şahsen ben yolda yürürken bana öyle ağzı sulanarak bakan bi ortaokul çocuğu görürsem o ince bacaklarını kırarım onun ya..Bu ne demek allahaşkına? Hadi onu geçtim..anti espritüel, insanı yaşamdan soğutan, dedelerden korkutan, iğrenç digiturk reklamına ne demeli..80 yaşında dedem erotik var mı diyor..esprilere bak sen nası yaratıcı..tüm dedeler de zaten erotik izler çok normal bi durum..
Bigün istiyorum ki bi reklam çıksın, ya da bi dizi..böle evin annesi, ailenin tüm bireylerini keklesin kendinden 20 yaş küçük seksi yakışıklı çocukla kocasını aldatsın aldatsın, sonra hiçbişi yokmuş gibi evine gelsin, bunlar dizilerde çok olağan karşılansın, yada bigün bi yaşlı nine çıksın porno izlemek istiyorum desin, iki yandan saçları örgülü küçük bi kız çocuğu da yanındaki 25 yaşındaki genç çocuğun poposuna bakıp ooffff desin, tanışmak için can atsın, 32 diş sırıtsın...neyaparlar acaba? kırılgandır erkekler..çok dokunur bu onlara...anne kutsaldır, ama anne aldatılır problem diil... *rospulara bak der geçerler çok basit..
Düşünmeden hazırlıyorlar programları,reklamları... hiç düşünmeden..ama iyice kafalarına yerleştirerek uçurumu..

20 Temmuz 2008 Pazar

Şimdi kimliğimi ele vermiyim diye linkini koyamıorum ama burdan kendisine olan sevgimi ifade etmek isterim

I love polyvore !

19 Temmuz 2008 Cumartesi

çok duygulanıorum

üff bi reklam var o kdr üzdü ki beni..ergenlikte topluydum boyum da uzundu çok iri gözüküodum ve aklıma o günler geldi reklamı izleyince..
bi soyunma odasında böle zayıf kızlar işte 'ay yemem onu göbeğim çıkar, ay şuna bak rejim yapıo galiba ahhahaha patlıcak pantolonu' gibisinden gülüp eyleniolar, en son soyunma odasında mutsuzluktan önüne bakan şişman bi kız kalıyo..içim buruldu resmen ya..
geçende bi arkadaşımla yürürken konuşuyoduk, kilo aldım falan diyodu ki 55 kilo mu ne, sonra bi baktım önümüzdeki kız buna üzülebilecek şişmanlıkta, kendimden nefret ettim, umarım duymamıştır..
nasıl hissetiklerini biliorum, umarım böle salakça ayrımcılıklar ortadan kalkar, umarım kimse böle hissetmez çnkü küçük bi boğaz düğümlenmesi yaratıo biliorum..

kariyer de kariyer al sana kariyer

Ya bu iş bulma sitelerine bayılıorum ya, sanırım kendince başvurduğunu zannedip ben görevimi yaptım hissine kapıldıktan sonra gün be gün bunalıma sürüklenmemiz için,belki de Türk gençliğini bilerek tahrip etmek ve ruhsal olarak yıpratmak için falan varlar..Her sabah uyanır uyanmaz mail boxını açıp her yeni mailine çılgınca baktıktan sonra üzülüp galiba istenmiorum hissine kapılmak çok şahane gerçekten...Oku dediniz okuduk sınava gir kazan dediniz kazandık bitir dediniz bitirdik e hanii...üf valla sinirliim ama hee..çabuk beni biri mülakata çağırsın valla gıcığım tüm işyerlerine..şimdi beenmionuz ilerde yüzünüze bakmam sölim..odaya girdiinizde koltuğunun arkası dönük olan purolu ilk kadın olurum uyarıorum..çok da ani dönerim..

mamma mia!





Dün izledim çok tatlıydııı...Şirin bi hikayesi var, çok güldüğüm de oldu ama aslında biraz acıklı bi hikaye bana göre..Babasını hiç tanımamış bi kız, evlendiğinde onu teslim etmesi için babasını arıyo ve annesinin günlüğünden okuduğu kadarıyla 3 adayı var :) ahhahhaa çok tatlı :)adaylar da aday yanii oyy yaa..pierce'cım zaten kaç yaşında olursa olsun insana kimliğini verdirir işlemleri başlattırır yanii...acaba bizim de olgun çağında 40 ında 50 sinde öle bi kocamız olabilicek mi yaa...neysı filme dönersek bazen üf artık burda da biraz ciddi konuşun diye düşündüğüm olmadı diil müzikalin dozu biraz abarmış yani :) ayrıca hiç erkeklere göre diildi ya keisn puhaha diye gülüp terkederler diye düşünüorum, ztn onlar müzikalden ne anlar =) yannız kendmi tebrik ediorum müzikalde bile ağlamayı başardım gerçekten üzülüorum halime...ama duygusal bi parçaydı...üff zırılım napim baa!

16 Temmuz 2008 Çarşamba

minibüs dünyası

Ah minibüs dünyası...Minibüsleri seviyorum aslında ilginç bi şekilde çnkü araba kullanırken gereken o dikkat gerekmiyo ve azıcık da tenhaysa tak ipodunu bak keyfine..ama hava gerçekten çok sıcaksa ve teyzeler amcalar nedense bi hevesle dışarı çıkmışsa ve minibüs gerçekten hınca hınçsaa..Şahane..
Teyzem önce yaldır yaldır insanları yararak bindi..Tamam hakkıdır yaşlıdır yer verilmesi gerekir de, bebişim erkekler ne güne duruyo ben neden kalkıyım zaten terden ölüyorum ama dimi..Zaten şöförler roller coaster şöförü fln bizim minibüste..Yok, teyzem yasladı koca göbüşünü bana..hayır minik olsa omuzumun üstüne koyucak da beni ittiricek büyüklükte ve cidden ittiriyo..Sola doğru hafif eğik oturuorum..gülmeye başladım başlıcam...çantası zaten kucağımda ona bi itirazımız yok..erkekler zaten çok rahat oturmakta en ufak bi endişeleri yok teyzeler için, çok tatlılar her zamanki gibi...ben de inada bindirdim alla alla kalkmıcam yani..neyse yanımda oturan teyze kalkmak istedi malesef cam kenarında oturduğu için kalkıp yer verdim ve saniyeler geçmeden kollarımı iterekten teyzem yerimi kaptı..Sonra da oturmuş yüzüme bakıyo...Ahahhaa madem kaptın bi pislik yaptın ne bakıosun derler adama..afacana bak sen...Küçük bir enstantane fakat burdan ricamız teyzelerim amcalarım iş saatleri olsun sıcak saatler olsun allasen oturun evinizde he mi canım..ay bu da ilk yazım..pek bi enteresan diil ama..ama olsun..heves işte :)

İlk yazım..bunu bikaç sene sonra okuduğumda belki duygulanıcam belki gülücem bilmiyorum ama sadece bu zevki tatmak ve mutluluklarımı, üzüntülerimi veya sinirimi paylaşmak adına yazıcam..Bana ilham veren Glş'cüüme de teşekkürlerimi bir borç bilir onu yanaklarından öperim...

3 Aralık 2008 Çarşamba

Bayram

Bayramı bekliyorum...yazıcam bişeyler :)

Yanlız bu bayramdan sonra taaaa ağustosa kadar sıfır tatil olması...tabi atılmazsam..off bugün yine 2 kişi işten çıkarıldı..2 kişi nedir ki demeyelim çnkü her hafta 2 kişi çıkıyor maşalah... ve zaten ofiste 50 kişiyiz...Yemeğimizi bile evden getiricez artık aramızda anlaştık..çok komik :) Kadıköyden bi sefertası mı alsam napsam aceba =) ımm evt elbise topuklu ayakkabı falan çok yakışır elime..gri tonlarında da makyaj yaparım..kendimce eğleniyorum da durum vahim...ooofoffofoof...

Yakında yelkene de başlayacağım, bakalım ne gibi maceralar bizi bekler...
(P.S.: Ofisteki oda arkadaşımız da gay anasını satim..ama çok tatlı =) Seviyorum onu....)

Ya kimliğimi sonsuzza dek açıklamıcam ya ne güzel herşeyi yazmakk
Aptal grafiker sana da kıl oldum geçen gün gerzo

7 Kasım 2008 Cuma

Aman Tanrım 2 aydır hiçbişey yazmamışım..işe girdim ve olay bitti..bilgisayara karşı soğudum vallahi..neyse haftasonları yazarım ben de..
yalnız bu haftasonunu iple çekip sonrasında fırt diye geçmesi hiç hoşuma gitmedi..bu ne argadaşım..zengin koca olayına giricek kadar düşmediğimize göre loto falan oynicaz artık.. bu böyle gitmez..2 ayda fenalık bastı
neyyssı ..
geçenlerde bloggerı kapatanlara da burdan öpücük gönderiyorum..

7 Eylül 2008 Pazar

Demek ki iş hayatı cidden insanın hayatını kapılıyı kaplıyıveriyomuş bunu anlamış oldum..Meğer pazartesiler gri cumalar pembeymiş...Akşam saatleri özellikle 8-12 arası bir çırpıda geçermiş, hiçbirşey yaptırmazmış insana...Her gün şık giyinince eşofmanı ve converse i daha bir çok severmişiz..Sabah çalar saatini ertelemek ve poponu saate dönerek uyumak ÇOOOK güzel birşeymiş..'Imm bugün geç gidiyim caanım kaçmıyo ya' demek de istermiş insan bazen..

Ki daha sadece ve sadece 2 hafta oldu :) Allah Kerim diyoruz, durmak yok yola devam der çok değerli bir düşünürümüz...

Ama hakkını yemeyelim bir işe yaradığını hissetmek ve para kazanmak da şahaneymiş yahut...

19 Ağustos 2008 Salı

Sıcak

Aklıma geldi birden, Çeşmenin sıcağını hissedin bi:

1. Koltukaltı stick'imin kapağını açtığımda bir puding edasıyla plöp diye yerlere aktı ve herşeyimi mahfetti..

2. O sıcakta makyaj yapmak her ne kadar saçma olsa da, makyajsız bakkala gidemeyen bendeniz göz kalemimi elime aldım ve bir baktım erimiş bütün ucu..sadece batan tahta parçaları kalmış...

3. Çantamın içindeki sakız kutusundan bir adet şerefsiz sakız çantaya düşmüş, malumunuz erimiş ve ipod kulaklığına yapışmış.


Teşekkürler Çeşme..Erit ya sen herşeyi, rahat ol..

tatilnerdeyapilir.com





Gelsin Çeşme gitsin Marmaris aman da Bodrum derkeenn...tatil olayının suyunu çıkarttım..Bir de işe girdiiim :) Vallahi de keyiflendim nazar değmesin..Size bir Çeşme Marmaris Bodrum ortaya karışık Ege turu attırmak isterim efendim...İlk iki fotoğrafta Çeşmeyi, üçüncü fotoğrafta da Marmarisi görüyoruz...E haydin okuğuverin gaari..

Öncelikle Çeşme-Ayayorgi koyundan bahsetmek istiyorum. Tamam suyu güzel cidden tertemiz böle açık yeşil ve de çok soğuk cidden serinliyorsun da, küçük normal bir koy yani.."Ah sen bir Ayayorgiyi gör vallahi inanılmaz" cümlesini baya bir insan kuruyordu çevremde. Gördüm, gayet normaldi, ayrıca gittiğim beach sakin sessizdi güzeldi ama o kadar giriş parasını veriyorsun, bir tane fazladan minder alma hakkın bile yok. Güneşli minder bir saat sonra gölge oluyor ve ölece kalıveriyosun, minder alıyım yada değiştiriyim yerimi dediğinde adam direkt yanına geliyor ve "efendim bugün pazar, lütfen kişi sayısı kadar kullanalım" diyor, ama 25 milyonu verirken iyiydi dimi tatlım..yani sadece o denize girmeyi bana 25 liraya satmış oluyor, ki yemek fiyatlarının fahişliğinden bahsetmeyeceğim bile...Hatta arkadaşımın altındaki fazladan minderi almaya kalktı falan..Adını vermiyorum hadi yine iyiler..Zaten bu ne havadır anlamadım saçmasapan yabancı isimler koyucaz diye kasmışlar hepsi...Galiba pek bize göre bi yer değildi çünkü önümüzdeki gerzo tipler (kız erkek karışık,muhtemelen erkeklerden biri salak ve zengin) güneşin alnında saat 12de o manyak sıcakta biz gölgede terler dökerken, votka redbull içtiler ve bir şişe votkayı da sölemiyim dedim dayanamadım 300 lira kendisi..Hayır madem o kadar parayı veriyosun, adam bir aile geçindiriyor o parayla, bari ölüm tehlikesine girme..Tam gerzo bunlar ya..

Gelelim Alaçatı'ya..Alaçatı'nın denizi şaka gibi, yüzsen de yüzmesen de 15-20 dakika sonra ayakların uyuşmaya başlıyor..Rüzgar desen küçük bir beyin travması..Ama deniz yine temiz güzel ve açık yeşil mis gibi..Ordaki beach'imiz de çok atristikti ama en azından minder özgürlüğüne sahiptik. Ayrıca yan tarafta on lira daha ucuz yerden girip orda oturabiliyorsun öyle de enteresan bir tarzı var, çakalloz olmak lazım bu dünyada. Ve şok edici bir frozen fiyatı söylüyorum: 22YTL..Ama Alaçatı'nın sokakları falan şahane..Küçük lokantalar gell gelll diyodu resmen çok içimde kaldı, vaktimiz yoktu oturamadık...Alaçatı'ya gidenlere tavsiyem sakızlı dondurma muhteşemdi cidden. Sakızlı Türk kahvemi de aldıım..Ağıza sakız parçaları geliyor şahane..İstanbul'da da var sanırsam Kadıköyde falan..Neyse Çeşme bahsini kapatırken efendim bir de Çeşme'nin merkezinde Rumeli Pastanesi var, sakızlı muhallebi yedik, hayatımda yediğim ennnnnn güzel şey olabilir. Çok net. Uzun bir kuyruk oluyor zaten ama değer. Direkt gidin yiyin diyorum. Çeşmeye elveda diyor ve Marmaris'e geçiyoruz.

Marmaris cidden huzurlu. Öyle beachle meachle işi yok..Ben küçüklüğümü İçmeler'de geçirdim çok güzel bi yerdir. Sadece denizin suyu biraz ılık ve şahsen benim için yeterince serinletici değil. Ama İçmelerin tadı da bir başka. Martı otelin önünden denizine girersin, hava bunaltmaz, akşamları bir tane sivrisinek göremezsin ve en güzeli nem oranı Bodruma İstanbula ve özellikle Çeşmeye oranla çok çok azdır. İnsanların çıplaklığa doyduğu öküzlük yapmadığı nadir yerlerden biridir. Marmaris Orhaniye-Hisarönü Marina'nın yanında, bu salak beachlerle aynı paraya gidebileceğiniz şahane huzur dünyası "Mistral Restaurant"ı öneriyorum. Giriş parasız yemekler biraz pahalı ama totalde çok daha ucuza gelir salak beachlerden.

Bodrum da başka güne artık..


Genel olarak bakarsak, aralarında en sıcak ve bunaltıcı yer Çeşme..Cidden böyle bişey görmedim saat 5'te falan kavruluyorsun...Marmaris de hava açısından en güzel yer. Sanırım bu Çeşme Serdar Ortaç ve Bengü sayesinde böle şişti de şişti..Ama biz indirmesini biliriz..kihkihkih
Not: İkinci fotodaki ortadaki yuvarlak şey disco topu :)

13 Ağustos 2008 Çarşamba

Trivial Pursuit diye bir oyun varmış ilk kez oynadım geçende, sabah 4'lere kadar iki gece oynadık ve hala oynama isteğindeyim..Şahane bi genel kültür oyunu..Soruların zorluk düzeyi enteresan: Victoria Beckham'ın eski müzik grubunun adı nedir adlı tatlı zorudan tut, 1930'ların en önemli çocuk oyuncusuna kadar çılgın bir yelpazede..Tavsiye ediyorum çok zevkli..

Havanız söndüğünde mahçup olmayacağınız kişilerle, mümkünse manita adayı olma ihtimali yüzde sıfır olan kişilerle oynayınız tavsiyem.
(Bazen zormuş diyosun bi bakıyosun gayet bilindik bişey falan..Şahane anlar..)
Başka bir ev tatilinden geliyorum, herşey çok güzel şahane dee... öğrendiğim şey, 3 günlük olmasına rağmen kendi evin ve nescafe içme özgürlüğün gibisi yok argadaşım..

Nescafee gibisi yooOooOok!

8 Ağustos 2008 Cuma

çay servisi silsilesi

Acaba biz kızlar, misafirlerin çayı bittiğinde yenisini koymak için mi varız? Neden benim yaşımdaki, benimle aynı şartlara sahip (şuan çalışmayan, yorgun falan olmayan)bir erkek kuzenim bir gün olsun misafire çay koymaz? Ya da koyması istenmez? Anneleri neden bir çay bardağına-bir kendisine bakıp kafasını bilmiş bilmiş sallamaz? Beceremez mi erkek çocukları? Bu konuda becerikli miyiz biz kızlar doğuştan? Örneğin işten gelen (kız) kuzenim, evde bütün gün pinekleyen işsiz (erkek) kuzenime neden hizmet eder? Bunun geleneği göreneği, kadının eline yakışması mı kalmış allahaşkına, 8 saat çalışmış bi insan sadece cinsiyetinden dolayı kaç kat fazla yorulmak zorunda mıdır?

Misafir gelmesin bize artık ya...cidden sadece ve sadece "kız" olduğum için yoruldum..


Ayrıca elime hiç de yakışmıyor vallahi...

6 Ağustos 2008 Çarşamba

İşsizim a dostlar

Hiç uyuyasım yok ya..Üfff ...İş başvurularımdan hiç ses çıkmadı bugün de..Bir görüşmeye çağır, bir şans ver...Bir iki mail geliyor onlar da "Teşekkür ederiz bu pozisyona daha uygun adaylar olduğundan olumlu cevap veremiyoruz, ama sizi database'imize ekledik çok şanslısınızzz!!!" tarzı bok mesajlar olduğu için maillerden hiç hazzetmiyorum. Cepten ulaşın ve gel görüşelim deyin pislik parçaları. En güzel liselerde okuduk, Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birinde proje proje çürüdük, mühendis olduk haaala daha düşünüyosunuz, daha uygun aday buluyorsunuz, kim len uygun adayın ordan iki bakmayla iki torpille kimin ne kadar çalışacağını, sana ne kadar katkı sağlıyacağını anlıyorsun sanki..Loreal da gitmiş anca facebooktan eklemiş beni...Facebooklarla uğraşıcağına bir pozisyon aç da girelim..Sınav falan yap sen anca belki elersin bizi..Yine sinirlendim gece gece..Bu salak saati de düzeltemiyorum acemi bi blogger olduğumdan..Kesin öğle vaktini falan gösteriyordur şimdi.Neyse yatalım bakalım yarın erkenden telefon bekleyeceğim.

5 Ağustos 2008 Salı

not

E kedilerin gece hayatı Turgutreis,huzur, sessizlik falan dinlemez tabii...İnleyen nağmeleeeerr.... Turgutuuu sardıııııı...

Turgutreis


Ağustos böceklerinin sesi eşliğinde, mis gibi begonvil kokan serin havayı içime çekiyorumm...Aslında kokan begonvil mi bilemiyorum yani begonvil kokmaz benim bildiğim ama harika bir çiçek kokusu var, etraf da begonvil dolu tabii ki..Odur herhalde kokan...Azıcık esiyor geceleri, zaten hiç bunalmıyor insan enteresan bir şekilde öğle sıcağı bile olsa..Üstüme ince hırkamı giydim, oturdum yıldızların altında balkona oooh şahane valla..Burası begonvillerden de anlaşılacağı üzere Bodrum efendim..ama sizin o bildiğiniz Bodrum değil. İyi ki de değil.


Burası Bodrum'un yerlilerinin oturduğu (yani yazlık ortamı değil, "yerli" kelimesi biraz taş devri gibi oldu eheh), komşuların samimi olduğu, önünde şahane bir mandalina bahçesi olan ve geceleri mükemmel bi sessizliğe gömülen Turgutreis...Bodrum'a eğlenmek amaçlı gelen kimse Turgutreis'i sevmez. Haklıdırlar da çünkü burda ancak 3. sınıf barlara gidebilirler. Valla ben erken mi babaanne oldum bilemiyorum ama bayılıyorum buraya ve sessizliğine.


Saat 00.14..Şuan sadece ağustos böcekleri en önemli görevlerini yapmakta ve beni mest etmekteler. Bir de yoldan geçen arabaların çıkarttığı, böle mıcırlı yoldan çıkan bi ses varya o benim çok hoşuma gider nedense, o hakim sokağımıza. Bi de klavye tıkırtısı.. Huzur :)


Fotoğrafta gördüğümüz Akyarlar Balmahmut'un orasıdır efendim, bizzat kendim çektim..Çalışanlardan özür diliyorum bu terbiyesizliğim için evet :)


İyi çalışmalaaar...kihkihkih

Sayılar

Çok seviyorum Yılmaz Özdil'i ya..okuyunca cidden hem gülüyor insan, hem de üzülüyor. Klişe bi laftır ama bu kadar uçlarda yaşamamıştım bu cümleyi...Cidden güldüm dalga geçişine, sonrasında da çok ama çok üzüldüm..
Devletimizin;

  • Makam aracı sayısı 130,000
  • Yangın helikopteri sayısı 18'miş.

Sayılar cidden üzücü. Ayrıca muhtemelen makam aracı sayısı, sahiplerinin sayısının 2,5-3 katıdır... Buyrun yazı burada.

1 Ağustos 2008 Cuma

Ergenliğin büyük hediyesi

Bugün uzun süredir görmediğim eski bir komşumuza gittim. Oğlu vardı küçüktü son bıraktığımda.. şimdi de işte 13 yaşında, ki sorduğumda 14 dedi tabii ki klasik bir 'bir an önce büyümek isteyen 13 yaşındaki çocuk' cevabı. Her neyse aklıma eski günlerim geldi. "Hiphopçılar çok salak, ben metal dinliyorum fakat annem kızıyor..."cümlesini duyduğum an, birden ergenlikte hissetiğim böle menem bir iç sıkıntısı içime yerleşti. Biraz da çocukla konuşunca taa 98'lere gittim...

İğrenç bir pantolonum vardı, gang boy markaydı ve arkasında grafiti gibi yapılmış hiphopçı resmi vardı ki onu şuanda bi erkeğe ver giymez o derece bol ve çirkindi..Annem hep kızardı lütfen bunları giyme diye ama çok severdim, tarzım var ya...Üstüne de iğrenç mor şeyler giyerdim..Herkesten farklıydım, herkes The Offspring dinlerken ben onun eski şarkılarını dinlerdim, çünkü onlar daha sertti ve onları dinleyenler gerçek marjiydi, yeni şarkıları özentiler içindi..

Saçlarım kısaydı (küt gibi, klasik önü uzun arkası kısa marji kız işte). Saçlarımı köpük yardımıyla sanki rastaymış gbi sıkı bukleler yapardım ve çok iğrenç ama 4 gün fln öyle gezerdim ki rasta pisliği yerleşsin üzerine diye...Arada bir küfür savururdum, ailemde tek bir kelime küfür kullanılmamasına rağmen..Kız gibi kız değilim, erkek gibi kızım, muabbeti bol geyiği süper bi kızım havaları...Sanki erkekler çok bi halta yararmış gibi onları örnek almak ne acayip.

Abuk subuk barlara giderdik karanlık ve rutubet kokulu..Ya şu dünyada gündüz yapılabilecek binlerce şey varken neden zemin katındaki yada bir kat daha aşağıdaki, herkesin yiğiştiği iğrenç pis duvarlı yerlere gidersin acaba ya..Meici diye bir yer vardı taksimde..Acaba hala var mı..

Çocuğa baktım..Daha 13 yaşında..muhtemelen daha 3-4 senesi var bu sıkıntılı dönemde.

He en son bir de "benim kızlarla bir işim olmaz, kendime uygun insan yok etrafımda, bana çok salak geliyorlar" tarzı cümleler kurdu tabii ki. İçimden dedim, ah be canım benim, sen lisede- universitede ve ben 33lerimdeyken sorarım sana dicem ama, muhtemelen kendi yaşındaki bi kızı nası götürürüm tarzı planlarından yada çok sevdiğin kız arkadaşından bana vakit ayırabilirmisin bilmiyorum. Ergenliğin büyük hediyesi marjinalliğin bu kurbanını da bir an önce salıvermesi dileğiyle..

31 Temmuz 2008 Perşembe

İki madde yazacağım, sinirliyim..

1. KEY ödemelerinde de kadını yok sayın. Bi o kalmıştı, allaşkına orda da bi ezmeye çalışın, amman kaçırmayın fırsatı ikinci sınıf muamele yapın. Boşandıktan sonra parasını vermeyin. Muhalefet düzeltme önergesi versin. Sonsuz laik ve demokratik iktidarımız (içerisinde kendini kadın diye nitelendiren ezikler de dahil olmak üzere) reddetsin. 2008'de evin REİS'ine ödeme yapılsın. Bravoyu hakeden bir davranış...

2. Bugün istiklal caddesinde yürürken, tünelin orda önümde yürüyen kızın üzerine bir adam arabayı sürmeye başladı. Kızcağız "nooluyo" demeye kalmadı, "gerizekalı yürüsene doğru düzgün!" diye bağırdı şöför arkadaşımız..İstiklalde..doğru düzgün yürüsene..gaza basıcak 50'yle gidicek bu ne terbiyesizlik yürüyemiyorsun bile şurda..Allahtan mulakata gidiyordum da sinirimi bozmak istemedim yoksa dalıcaktım.

21 Temmuz 2008 Pazartesi

Yapma bunuu-yapma bunuuuu!!!


Uçurum

Türkiye'de bu konu da çok acayip geliyor bana, kadınlarla erkekler arasındaki biçok eşitsizlik yetmiyomuş gibi bazen böle medyadaki anormal davranışlar sinirimi tepeme çıkarıyor..Soruyorum, 25 yaşında bir erkeği beğenebilecek kadınlar hangi yaş aralığındadır? Çoğunluğun cevabı 17-30 aralığı civarında olacaktır, neden- çünkü normali budur. Ben kendime göre aralığı fazla bile tuttum..Pekiii, 25 yaşında bir kadını beğenebilecek erkekler hangi yaş grubundadır? Orda bi durucaksın..Çünkü cevap 13-80 arasıdır efendim..Çoluğa çocuğa teyzeye amcaya dedeye aşılanan budur günümüzde...
Günümüzde televizyonu açtığımızda, -ki televizyon HER yaştan insan tarafından takip edilen bi medya aracı hepimizin bildiği gibi- normal bir dizi olan Arka Sokaklar'ı görüyoruz..Orda iki tane velet var ilkokula mı ne gidiyorlar hadi olsun ortaokul..İşleri güçleri ay fıstık vay fıstık sürekli kendilerinden anormal büyük kadınları beğenmek. Hatta vestelin de bir reklamı vardı, onların oynadığı, orda da koskoca bi genç kıza bakıyorlar falan, ay ne komik ne komik gülmekten ölüyoruz küçücük çocuk şimdiden çok çapkın çok komik işallah bizim oğlan da böle olur bey...mi diyorlar acaba yada diyecekler diye düşünüyorlar ben anlamıyorum. Anlayamaıyorum bunu ya... Şahsen ben yolda yürürken bana öyle ağzı sulanarak bakan bi ortaokul çocuğu görürsem o ince bacaklarını kırarım onun ya..Bu ne demek allahaşkına? Hadi onu geçtim..anti espritüel, insanı yaşamdan soğutan, dedelerden korkutan, iğrenç digiturk reklamına ne demeli..80 yaşında dedem erotik var mı diyor..esprilere bak sen nası yaratıcı..tüm dedeler de zaten erotik izler çok normal bi durum..
Bigün istiyorum ki bi reklam çıksın, ya da bi dizi..böle evin annesi, ailenin tüm bireylerini keklesin kendinden 20 yaş küçük seksi yakışıklı çocukla kocasını aldatsın aldatsın, sonra hiçbişi yokmuş gibi evine gelsin, bunlar dizilerde çok olağan karşılansın, yada bigün bi yaşlı nine çıksın porno izlemek istiyorum desin, iki yandan saçları örgülü küçük bi kız çocuğu da yanındaki 25 yaşındaki genç çocuğun poposuna bakıp ooffff desin, tanışmak için can atsın, 32 diş sırıtsın...neyaparlar acaba? kırılgandır erkekler..çok dokunur bu onlara...anne kutsaldır, ama anne aldatılır problem diil... *rospulara bak der geçerler çok basit..
Düşünmeden hazırlıyorlar programları,reklamları... hiç düşünmeden..ama iyice kafalarına yerleştirerek uçurumu..

20 Temmuz 2008 Pazar

Şimdi kimliğimi ele vermiyim diye linkini koyamıorum ama burdan kendisine olan sevgimi ifade etmek isterim

I love polyvore !

19 Temmuz 2008 Cumartesi

çok duygulanıorum

üff bi reklam var o kdr üzdü ki beni..ergenlikte topluydum boyum da uzundu çok iri gözüküodum ve aklıma o günler geldi reklamı izleyince..
bi soyunma odasında böle zayıf kızlar işte 'ay yemem onu göbeğim çıkar, ay şuna bak rejim yapıo galiba ahhahaha patlıcak pantolonu' gibisinden gülüp eyleniolar, en son soyunma odasında mutsuzluktan önüne bakan şişman bi kız kalıyo..içim buruldu resmen ya..
geçende bi arkadaşımla yürürken konuşuyoduk, kilo aldım falan diyodu ki 55 kilo mu ne, sonra bi baktım önümüzdeki kız buna üzülebilecek şişmanlıkta, kendimden nefret ettim, umarım duymamıştır..
nasıl hissetiklerini biliorum, umarım böle salakça ayrımcılıklar ortadan kalkar, umarım kimse böle hissetmez çnkü küçük bi boğaz düğümlenmesi yaratıo biliorum..

kariyer de kariyer al sana kariyer

Ya bu iş bulma sitelerine bayılıorum ya, sanırım kendince başvurduğunu zannedip ben görevimi yaptım hissine kapıldıktan sonra gün be gün bunalıma sürüklenmemiz için,belki de Türk gençliğini bilerek tahrip etmek ve ruhsal olarak yıpratmak için falan varlar..Her sabah uyanır uyanmaz mail boxını açıp her yeni mailine çılgınca baktıktan sonra üzülüp galiba istenmiorum hissine kapılmak çok şahane gerçekten...Oku dediniz okuduk sınava gir kazan dediniz kazandık bitir dediniz bitirdik e hanii...üf valla sinirliim ama hee..çabuk beni biri mülakata çağırsın valla gıcığım tüm işyerlerine..şimdi beenmionuz ilerde yüzünüze bakmam sölim..odaya girdiinizde koltuğunun arkası dönük olan purolu ilk kadın olurum uyarıorum..çok da ani dönerim..

mamma mia!





Dün izledim çok tatlıydııı...Şirin bi hikayesi var, çok güldüğüm de oldu ama aslında biraz acıklı bi hikaye bana göre..Babasını hiç tanımamış bi kız, evlendiğinde onu teslim etmesi için babasını arıyo ve annesinin günlüğünden okuduğu kadarıyla 3 adayı var :) ahhahhaa çok tatlı :)adaylar da aday yanii oyy yaa..pierce'cım zaten kaç yaşında olursa olsun insana kimliğini verdirir işlemleri başlattırır yanii...acaba bizim de olgun çağında 40 ında 50 sinde öle bi kocamız olabilicek mi yaa...neysı filme dönersek bazen üf artık burda da biraz ciddi konuşun diye düşündüğüm olmadı diil müzikalin dozu biraz abarmış yani :) ayrıca hiç erkeklere göre diildi ya keisn puhaha diye gülüp terkederler diye düşünüorum, ztn onlar müzikalden ne anlar =) yannız kendmi tebrik ediorum müzikalde bile ağlamayı başardım gerçekten üzülüorum halime...ama duygusal bi parçaydı...üff zırılım napim baa!

16 Temmuz 2008 Çarşamba

minibüs dünyası

Ah minibüs dünyası...Minibüsleri seviyorum aslında ilginç bi şekilde çnkü araba kullanırken gereken o dikkat gerekmiyo ve azıcık da tenhaysa tak ipodunu bak keyfine..ama hava gerçekten çok sıcaksa ve teyzeler amcalar nedense bi hevesle dışarı çıkmışsa ve minibüs gerçekten hınca hınçsaa..Şahane..
Teyzem önce yaldır yaldır insanları yararak bindi..Tamam hakkıdır yaşlıdır yer verilmesi gerekir de, bebişim erkekler ne güne duruyo ben neden kalkıyım zaten terden ölüyorum ama dimi..Zaten şöförler roller coaster şöförü fln bizim minibüste..Yok, teyzem yasladı koca göbüşünü bana..hayır minik olsa omuzumun üstüne koyucak da beni ittiricek büyüklükte ve cidden ittiriyo..Sola doğru hafif eğik oturuorum..gülmeye başladım başlıcam...çantası zaten kucağımda ona bi itirazımız yok..erkekler zaten çok rahat oturmakta en ufak bi endişeleri yok teyzeler için, çok tatlılar her zamanki gibi...ben de inada bindirdim alla alla kalkmıcam yani..neyse yanımda oturan teyze kalkmak istedi malesef cam kenarında oturduğu için kalkıp yer verdim ve saniyeler geçmeden kollarımı iterekten teyzem yerimi kaptı..Sonra da oturmuş yüzüme bakıyo...Ahahhaa madem kaptın bi pislik yaptın ne bakıosun derler adama..afacana bak sen...Küçük bir enstantane fakat burdan ricamız teyzelerim amcalarım iş saatleri olsun sıcak saatler olsun allasen oturun evinizde he mi canım..ay bu da ilk yazım..pek bi enteresan diil ama..ama olsun..heves işte :)

İlk yazım..bunu bikaç sene sonra okuduğumda belki duygulanıcam belki gülücem bilmiyorum ama sadece bu zevki tatmak ve mutluluklarımı, üzüntülerimi veya sinirimi paylaşmak adına yazıcam..Bana ilham veren Glş'cüüme de teşekkürlerimi bir borç bilir onu yanaklarından öperim...
 

Blog Template by YummyLolly.com - Header made with PS brushes by gvalkyrie.deviantart.com
Sponsored by Free Web Space